ISPARTA İL MİLLÎ EĞİTİM MÜDÜRLÜĞÜ

Milli Eğitim Müdürümüz İlyas CAN’ın 24 Kasım Öğretmenler Günü Mesajı

Milli Eğitim Müdürümüz İlyas CAN’ın 24 Kasım Öğretmenler Günü Mesajı

           Bilindiği üzere 24 Kasım 1928’de Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK Millet Mekteplerinin Başöğretmenliğini kabul etmiş ve 1981 yılından itibaren de ülkemizde 24 Kasım “Öğretmenler Günü” olarak kutlanmaya başlanmıştır.

           Dikkat etmişsinizdir, birçok meslek grubunun bizler gibi özel günleri olmasına karşın hangi tarihte olduğunu, o mesleği icra edenler dışında pek kimse bilmez. Ama öğretmenler günü, küçük büyük herkesin zihnine kazınmıştır. Sebebi açıktır: Öğretmen topluma dokunan, onun tüm hücrelerine işleyen bir ruhtur. Bu mesleği icra eden kişi meslek erbabı değil, sanat ehlidir. Onun sanatı dünya üzerindeki en çetrefilli sanattır. Çünkü onun eseri bir ressamın tablosu gibi duvarda asılı durmaz. Biz müzisyenin şarkısı gibi nota defterinde tutsak değildir. Canlıdır, hareket eder, yansır, değişken ve devamlıdır. Hata kabul etmez. Hataların bedeli bütün topluma yansıyacağı için, ölçülemez. Bu bilinçle muhteşem eserler ortaya çıkaran öğretmenin duyacağı haz ise tarif edilemez.

          Okuma yazma oranın %14 olduğu, bir kara tahta, bir tozlu tebeşir ile büyük bir ilim savaşının verildiği zor zamanlardan sonra, nihayet teknolojinin en yeni imkanlarının sınıflara taşındığı, her gün yeni projelerin hayata geçirildiği günlere geldik. Fakat bu durum toplumda şöyle bir yanılsamaya yol açtı. Artık öğretmene ihtiyaç yok mu? Öğretmenin eğitimde katkısı bundan sonra ne olacak?

          Öğretmenlik mesleği topluma;  iki çarpı ikinin dört olduğunu, cümlenin hangi ögelerden oluştuğunu öğretmek olsaydı bu soruların cevabı muhtemelen “evet” olurdu. Fakat - ne mutlu ki- bunlardan ibaret değildir. Öğretmenlik; iki çarpı ikinin her zaman dört etmeyeceğini, gramerce güzel kurulmuş cümlelerin değil, manaca hoş ifadelerin muteber olduğunu öğretmektir. Sokakta gördüğü bir kediyi tekmeleyen kişinin de, elindeki simidin yarısını kuşlarla paylaşan çocuğun da vicdanında bir öğretmenin imzası vardır. Bu öğretmen her zaman sınıfta ders vermekle yükümlü olan kişi değildir elbette. Her bireyin ilk öğretmeni annesidir. Eğitimin temelleri, toplumun temeli olan aile içinde atılır. Daha sonra eğitim kurumlarında profesyonel nitelik kazanır. Bu da gösterir ki; insanoğlu var oldukça öğrenme ve öğretme var olacak, eğitime duyulan ihtiyaç gittikçe artacaktır.

          Sevgili Öğretmenlerim;

          Bugün dünyaya şöyle bir baktığımızda; teknolojinin müthiş bir hızla ilerlediğini, manevi değerlerin ise aynı hızla köreldiğini görmekteyiz. Günlük hırsların kandan başka bir şey üretmediğine, her gün başka bir elim olayla şahit oluyoruz. Sizden isteğim şudur: Matematik öğretirken insanca yaşamanın formülünü de verin. Tarih anlatırken; kan üzerine kurulmuş hiçbir hükümranlığın kalıcı olmadığını söyleyin. Müziğin evrensel bir iletişim ve paylaşım aracı olduğunu hissettirin. Tüm dünya coğrafyasının kardeşçe paylaşılabileceğini anlatın. Sporun gerekirse rakibin elinden tutarak bitiş çizgisine beraber ulaşmak olduğunu gösterin. Gösterin dedim çünkü çocuk model alarak öğrenir. Türkçe dersinde; önce “dil “ in aynı zamanda “gönül” demek olduğu anlatın. Anlatın ki tüm sözleri gönülden gelsin, gönül acıtmasın. Türk çocuğu sizin eseriniz olarak dünyanın erdemli bireyi olarak yetişsin. İşte bu sebeple mesleğimiz kutsal, yükümüz ağırdır.

          Bu bilince sahip sevgili meslektaşlarım;

          Günümüz bir kez daha kutlu olsun. Hepinizi saygı ve sevgi ile selamlıyorum.

İstiklal Mah. 113. Cad. No.108 PK.32300 Merkez/Isparta - 90 (246) 280 32 00

MEB © - Tüm Hakları Saklıdır. Gizlilik, Kullanım ve Telif Hakları bildiriminde belirtilen kurallar çerçevesinde hizmet sunulmaktadır.